Etiket arşivi: tedavisi

Diş Hassasiyeti Nasıl Geçer?

En çok görülen diş hastalıkları arasında yer alan diş hassasiyeti aslında diş hekimleri tarafından hastalık olarak değil daha ziyade başka hastalıklar nedeni ile ortaya çıkan bir sorun olarak görülmektedir. Hastalığın en önemli nedeni diş eti çekilmesi sebebiyetine bağlı olarak hastaların diş köklerinin açığa çıkmasıdır.

Yine diş eti hassasiyeti şikayeti yaşayan kişilerin büyük bir bölümünde diş gıcırdatma hastalığı olduğu tespit edilmiştir. Diş gıcırdatmaya bağlı olarak zamanla diş minesi yıpranmakta ve yaşanan bu aşınma ile beraber diş hassasiyeti ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle diş gıcırdatma hastalığı olan kişilerin mutlaka tedavi edilmesi ve akşamları yaşanan diş sıkma şikayetinin önlenmesi adına mutlaka şeffaf dişlik kullanılmalıdır.

Genelde 20 yaş üzeri ve 50 yaş altı kişilerde yaşanan diş gıcırdatma hastalığının bir başka önemli nedeni ise dişlerin yanlış diş fırçası ile fırçalanmasıdır. Diş yapısına göre sert olan diş fırçalarının kullanılması ya da dişlerin çok sert bir şekilde fırçalanması ne yazık ki diş minesinin yıpranarak diş hassasiyeti oluşmasına neden olmaktadır. Diş hassasiyetini bu kadar önemli kılan bir diğer konu ise kişinin günlük yaşam standartlarını büyük oranda olumsuz yönde etkilemesidir.

Özellikle de sıcaktan soğuğa geçişte yaşanan rahatsızlık hissi hastalığın ilerlemesi ile beraber nerede ise kişileri yemek yiyemez hale getirmektedir. Yine ilerleyen diş hassasiyeti sonucunda kişi artık nefes almakla bile rahatsızlık hissetmekte ve alınan her nefeste diş hassasiyeti oluşarak kişi kendisini rahatsız hissedecektir.

Diş Eti Çekilmesi Neden Olur?

Diş eti çekilmesi beraberinde son derece ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen ve bu nedenle her zaman ciddiye alınması gereken bir diş hastalığıdır. Diş eti çekilmesi altta yatan farklı nedenlere bağlı olarak meydana gelebileceği gibi en sık görülme nedeni diş taşlarıdır. Özellikle de diş eti çizgisinde meydana gelen diş taşları bir süre sonra diş etinin yerini değiştirmesini zorunlu kılar ki diş eti çekilmesi yaşanır.

Yine buna ek olarak yanlış diş fırçası kullanımı, diş bakımında yapılan hatalar. dişlerin düzenli olarak fırçalanmaması, kullanılan ilaçların yan etkileri ve genetik faktörler de diş eti çekilmesi nedenleri arasında yer alır. Ancak neden ne olursa olsun düzenli olarak diş hekimi muayenesinden geçilmesi olası bir diş eti çekilmesi olayının mümkün olan en kısa sürede belirlenmesini sağlayacağı için çok önemlidir. Ne yazık ki ülkemizde yaşayan pek çok kişi sadece dişleri ağrıyınca ya da diş çürüğü yaşamaları sonucunda diş hekimine gitmeyi tercih etmektedir.

Oysaki düzenli diş hekimi muayenesi hem diş ve diş eti hastalıklarının önlenmesinde hem de tedavisinde son derece önemlidir. Oluşan rahatsızlığın erken dönemde tespiti hem tedaviyi kolaylaştıracak hem de hastanın tedavi süresini ve maliyetini azaltacaktır. Bu nedenle hiçbir sağlık sorunu olmayan kişilerin dahi yılda en az 2 kere diş hekimi muayenesinden geçmeleri, mümkünse her zaman aynı dişçi ile görüşmeleri çok önemlidir.

Yani sağlık sorununuz olmasa dahi bir diş hekimi ile görüşmeniz ve düzenli olarak muayene olmanız önerilir. Yapılan bu muayeneler sonucu genetik olarak diş eti çekilmesine bir yatkınlığınız bulunuyorsa diş hekiminiz size buna uygun diş fırçası ve diş macunu kullanmanızı önerirken aynı zamanda diş taşı temizliği içinde gerekli tedavinin uygulanmasını sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki ilerleyen diş eti çekilmeleri ne yazık ki hastaların ağızlarında bulunan sağlıklı dişlerini dahi kaybetmelerine neden olabilecek son derece ciddi bir sağlık sorunudur ve zamanında müdahale istenmeyen durumların engellenmesinde son derece büyük bir öneme sahiptir.

Dişlerin günlük olarak doğru diş fırçası ve diş macunu ikilisi ile düzenli olarak fırçalanması, diş ipi kullanımı gibi günlük ağız ve diş bakımı yapılması da diş eti çekilmelerinin önlenmesi adına önemlidir.

Diş Gıcırdatmanın Nedenleri ve Tedavisi

Daha ziyade kişinin uykusunda bilinçsiz olarak gerçekleştirdiği bir eylem olarak tanınan diş gıcırdatması ya da bilinen bir diğer ismi ile bruksizm farklı pek çok nedenden dolayı yaşanabilmektedir. Ancak en sık rastlanan nedeni ne yazık ki çağımızın kaçınılmaz sorunu olan yoğun strestir. Yapılan araştırmalar günlük yaşantılarında yoğun stres altında kalan kişilerin ne yazık ki sıklıkla diş gıcırdatma hastalığına yakalandığını göstermektedir.

Diş gıcırdatma hastalığı olarak bilinse de dişlerin sıkılması ya da çene kemiğinin kenetlenmesi şeklinde de kendisini gösterebilmektedir. Son derece ciddi bir hastalıktır ve mutlaka kısa sürede tedavi edilmesi gerekir. Diş gıcırdatma nedeni olarak her zaman yoğun stres ve sinir yükü gösterilse de hastalığın başka nedenleri de olabilir. Bunlar arasında akla ilk gelenler genetik yatkınlık, çene kapanış bozuklukları ve diş çarpıklığı gibi nedenlerdir. Ancak yine de yapılan istatistiksel çalışmalar hastalığa daha ziyade psikolojik sorunların yol açtığını göstermektedir.

Diş gıcırdatma tedavisi ise son derece kolaydır. Bunun için özel olarak tasarlanan ve kişinin kendi diş kalıbı kullanılarak oluşturulan bir aparatın kullanımı yeterlidir. Genelde silikon kullanılarak yapılan ve diş plağı ya da plastik dişlik olarak adlandırılan bu malzeme aslında hastalığın tedavisi için değil de hastalığa bağlı olarak oluşan yan etkilerin ortadan kaldırılmasını amaçlar. Yani hastanın bilinçsiz şekilde dişlerini gıcırdatması ya da çene kemiğinin kilitlenmesi engellenir.

Tedavinin ikinci aşamasında ise diş gıcırdatma nedenleri araştırılır ve bu nedenin ortadan kaldırılması amaçlanır. Yani hasta günlük yaşantısında mümkün olduğunca stresten uzak tutulur. Yine takıntıları bulunan ve bu takıntılar nedeni ile stres altına giren hastalarda terapi tedavisi uygulanarak hastaların bu zararlı alışkanlıktan uzaklaştırılması sağlanır. Zaten bu tedaviden sonra yani diş gıcırdatmasının altta yatan nedeni ortadan kaldırıldığı anda hastada diş sıkma hastalığı da kendiliğinden tedavi edilmiş olacaktır.

Ağız Kokusunun Nedenleri Nelerdir?

Günlük hayatı olumsuz etkileyen hatta kişinin depresyona girmesine dahi neden olabilen pek çok olumsuzluğa neden olabilen ağız kokusu farklı nedenlere bağlı olarak meydana gelebilir. Burada önemli olan ağız kokusuna neden olan sorunun bulunarak hemen tedavi edilmesidir. Yani aslında ağız kokusu tedavisi için altta yatan nedenin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması yeterlidir. Peki, ağız kokusunun nedenleri nelerdir?

Ağız kokusuna neden olanlar arasında ilk sırayı diş çürükleri alır. Tedavi edilmeyen diş çürükleri çok yoğun ve kötü bir ağız kokusu oluşmasına neden olur. Bunun sebebi çürüğün içerisinde birikmeye başlayan yemek artıklarının kötü bakteriler ile birleşmesi ve zamanla burada ağırlaşan bir kokunun oluşmasıdır. Bu koku çürük ilerledikçe artar ve çürüğün büyümesi ile dayanılmaz bir hal alır. Bunun tedavisi için ise mutlaka çürük diş çekimi gerçekleştirilmelidir. Diş çürüğü ağız kokusuna neden oluyorsa sadece çürük dişin çekilmesi ile ağız kokusu tedavisi gerçekleştirilmiş olur.

Bir başka önemli ağız kokusu nedeni ise boğaz iltihaplanması ve üst solunum yolu hastalıklarıdır. Bu tip hastalıklarda yoğun ağız kokusu oluşmasına neden olur. Yine kullanılan ilaçların yan etkileri, dil üzerinde bakteri birikmesi, sindirim sisteminde gaz birikmesi gibi fizyolojik nedenler de ağız kokusu oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle de sabah kalkınca oluşan ağız kokusu genelde sindirim sisteminde gece boyunca biriken gazlara bağlı olarak oluşmaktadır ve hemen hemen herkeste görülür.

Yine karaciğer yetmezliği ve şeker hastalığı gibi kronik hastalıklarda da vücutta yaşanan değişikliklere ve kan değerlerinde yaşanan dalgalanmalar ile anamoliler ne yazık ki ağız kokusu oluşumunu tetiklemektedir. Ağız kokusunun tedavisi için ağız kokusunun nedeninin bulunması zorunludur. Neden bulunmadan yapılan tedaviler sadece kokunun geçici olarak baskılanmasını sağlamaktan ileriye gidemez ve bu baskılayıcı ortadan kalktığı anda koku yeniden ortaya çıkar.

Bazı hastalarda ise çok nadir olmakla beraber ağız kokusuna neden olacak hiçbir neden bulunamaz. Böyle durumlarda ise hastanın psikolojik olarak değerlendirilmesi istenir. Yapılan psikolojik değerlendirmenin ardından ağız kokusunun giderilmesi amaçlanır. Ağız kokusunun tedavisi yapılmaz ise hastanın ikili ilişkilerde yaşayacağı sorunlar zamanla özgüven eksikliği yaşanması ve kişinin depresyona girerek kendisini toplumdan dışlamasına kadar varacak ciddi sorunlara yol açabilir.

Diş Tedavisinde Lazer Hangi Alanlarda Kullanılır?

Gülümsememizin en büyük ifadesi dişlerimizidir. Dişleri lekeli olan insanların diş bakımlarını tam manasıyla yapmadıkları anlaşılır ve utanç duygusu verir, gülme eylemini doyasıya yapamazlar. Bu nedenle dişlerimizi temizlemeli ve bakımını yapmalıyız.

Dişlerdeki kahverengi lekelerin sebebi nedir?

Dilerde oluşan lekelerin sebepleri farklıdır.

Diş yüzeyinde oluşan lekelerin sebepleri:

-Yeterli olmayan ağız hijyeni

-Dişlerde leke etkisi yaratacak yiyecek ve içecekler

-Kafein içerikli içecekler

Diş yapısına nüfuz etmiş lekelerin sebepleri:

-Diş macunlarındaki florür kahverengi ve beyaz lekelere neden olabilir.

-İlerleyen yaşla birlikte diş minesi incelerek dişte kahverengi ve siyah lekelere neden olabilir.

-3-12 yaş aralığında, dişleri yeni gelişim süresinde olan çocuklara antibiyotiğin verilmesi, kahverengi ve gri diş lekelerine ortam hazırlar.

Yüzey ve yapı lekeleri dışında sigara içmek de diş minesinin hem yüzeyinde hem de uzun zaman kullanımlarında diş yapısına işleyecek lekelere neden olabilir. Ve diş çürümesi de yine aynı lekelere sebebiyet verebilir.

Dişte oluşan kahverengi ve siyah lekeler nasıl geçer?

Dişteki kahverengi lekeler abartı olmayan basit bir diş temizliği ile geçebilir. Evde doğal yöntemlerle geçirilebileceği gibi, diş hekimlerince de bir takım kimyasal maddeler kullanarak geçirilebilir. Dişlerde oluşan siyah lekeler zaman geçtikçe dişlerde plak oluşumuna neden olur. Ve bu plak oluşumunun ardından diş tartarları ve diş taşları gelir. Bu durumda daha ciddi diş temizliği yapılmalıdır.

Dişlerde oluşmuş lekeleri temizlemek için karbonat kullanılabilir. Diş fırçasına karbonat koyularak dişlerin ovalanması gerekir.

Birkaç çileği macun kıvamına gelene kadar ezerek diş fırçasına almanız ve fırçalamanız da bir diğer yöntemdir.

Tuz ne kadar zararlı olsa da dişleri beyazlatmak için idealdir.

Limon kabukları da diş lekelerinden kurtaran diğer doğal yöntemlerdendir. Limon kabuğunu ince parçacıklar haline gelene kadar rendeleyerek dişlerinizi rendelenmiş limon kabuğu ile fırçalayın.

Dişlerdeki lekelerin tedavisi oluşumlarına bağlı olarak yapılmalıdır. Leke normalse diş temizleme işlemi uygulanır. Orta seviyelerde oluşan lekeler lazerle diş beyazlatma işlemi sayesinde düzeltilebilir. Lekeler artmışsa ve ilerlemişse dişe şapka takılması yöntemi diş lekelerini ortadan kaldırır. Bunları yaşamamak için düzenli diş fırçalamalı ve diş hekimi kontrolünden kaçınmamalısınız.

Dişlerin Gelişim Bozuklukları Nelerdir?

Pek çok nedene bağlı olarak dişlerin gelişim bozuklukları yaşanması mümkündür. Henüz anne karnında gelişmeye başlayan dişlerimiz ömür boyu değişimini sürdürür ve diş bakımına gösterilen hassasiyete paralel olarak sağlıklarını korur. Ancak gerek dış etkenler gerekse de genetik faktörlere bağlı olarak dişlerde çeşitli değişikler görülebilir. Bunlardan en önemlisi ise dişlerin gelişim bozukluklarıdır. Peki, dişlerin gelişim bozuklukları nelerdir? En sık görülen diş gelişim bozuklukları arasında çene kemiğine yerleşimde dişlerin diziliş bozukluğu göstermesidir. Genelde dişlerin diziliş bozuklukları göstermesinin nedeni incelendiğinde süt dişlerin çürümesi ya da alttan kalıcı diş gelmeden süt dişlerin çekildiği görülmektedir.

Kalıcı diş gelmeden süt dişinin çürümesi durumunda mutlaka süt dişlere dolgu gibi dişin kurtarılmasını sağlayacak bir tedavi yöntemi uygulanmalı ve diş en son çare olarak çekilmelidir. Aksi halde alttan gelen kalıcı dişin yamuk çıkması ya da dişlerin üst üste binmesi gibi pek çok sorun görülebilir. Bir başka diş gelişim bozukluğu da dişlerin sayı olarak eksik ya da fazla olmasıdır. Her durumda olduğu gibi fazla çıkan diş içinde olumsuzluklar söz konusudur. Ağız içerisinde fazladan diş çıkması diğer dişlerin çıkacağı alanı daraltacağı için dişlerin üst üste binmesine ve bu nedenle kötü bir görünümün oluşmasına neden olmaktadır. Yine dişlerin olması gereken boyuttan küçük ya da büyük olması ve dişin şeklinin farklı olması da yaşanan diğer diş gelişim bozuklukları arasında yer almaktadır.

Diş gelişim bozukluklarının bazıları genetiktir. Bunlara örnek vermek gerekirse diş sayısının eksik ya da fazla olması genetik kaynaklıdır. Diş yapısında yaşanan bozulmalar ve dişin çene kemiği üzerindeki yerleşimde yaşanan sorunlarda ise genelde süt dişlerin erken dökülmesi gibi sorunlar öne çıkmaktadır. Yine kişinin tırnak yemesi, parmak emmesi ya da bebeklik döneminde uzun süre emzik kullanmak ta diş yapısının bozulmasına neden olmaktadır.  Ayrıca hamilelik döneminde anne adaylarının sağlıklı beslenmemesi ya da bebeklik döneminde bebeğin eksik beslenmesi gibi nedenlerde diş gelişimini ve sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle anne adayları hamile kaldıklarını öğrendikleri anda beslenmelerine özen göstermeli, bebeklerinin sağlıklı beslenmelerini sağlamalı ve süt dişler çıktığı andan itibaren diş temizliğine başlamalıdır.

Diş Çürüğü Nasıl Temizlenir?

Günümüzde fast food tarzı beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve çikolata, şeker kola gibi gıdaların yaygın olarak tüketilmeleri diş çürüklerinin de artmasına neden olmaktadır. Aslında diş çürüklerinin önlenmesi mümkündür ancak pek çok kişinin diş temizliği için gereken hassasiyeti göstermemesi ve düzenli diş hekimi muayenesinden geçmemeleri çürüklerin yaygınlaşmasına sebebiyet vermektedir. Oysaki günde 3 kere diş fırçalamak ve en az 2 ayda bir düzenli olarak diş hekimi muayenesinden geçmek dişlerin uzun yıllar sağlıklı bir şekilde ağızda kalması için yeterlidir. Tek başına diş fırçalamak tabi ki yeterli değildir ancak en azından atılabilecek ilk adım olarak görülmelidir. Alınan tüm önlemlere rağmen dişlerde çürük oluşumu meydana gelebilmektedir.

Diş çürüğünün temizlenmesi ya da bir başka deyimle diş çürüğü tedavisi için uygulanabilecek farklı yöntemler bulunmaktadır. Burada seçilecek yöntemin belirlenmesi konusunda belirleyici olan etken çürüğün boyutudur. Erken dönemde yakalanan diş çürükleri uygulanacak basit temizleme yöntemleri ile giderilirken ileri diş çürükleri için ise dolgu, kanal tedavisi ya da diş çekimi gibi yöntemler kullanılabilir. Yapay dişler için gerçekleştirilen yöntemler ne kadar etkili olsa da en sağlıklı olanın kişinin kendi dişi olduğu unutulmamalı ve bu dişlerin korunması için tüm önlemlerin alınmasına çalışılmalıdır. Bu nedenle düzenli diş bakımı ve diş hekimi muayenesi çok önemlidir.

Erken dönemde yakalanan diş çürükleri yüzeyseldir ve kolay bir şekilde diş hekimlerinin kullandığı özel aletler ile temizlenmektedir. Diş çürüğü büyüdükçe temizleme esnasında alan boşalacağı için bu boşluk özel dolgu malzemeleri ile doldurulmaktadır. Ancak dişin canlılığını yitirmesi halinde diş kökü temizlenir ve kanal tedavisi uygulanır. Yani diş canlı değildir ancak yine de ağız içerisindeki varlığı korunmaya çalışır. Daha sonra oluşan boşluk özel dolgu maddeleri ile doldurularak sağlıklı bir şekilde kullanılmaya devam edilir. Kullanılan tüm yöntemlere rağmen diş kurtarılamazsa bu durumda diş çekimi kaçınılmaz bir hale gelir ve çekilen diş yerine yapay diş uygulamalarından biri tercih edilir. Önemli olan hastanın yaşam standartlarını en üst seviyeye çekebilecek uygulamanın hayata geçirilmesidir.

Bakteri Plağı Ve Diş Taşı Nasıl Meydana Gelir?

Diş çürüğü nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan bakteri plağı ve diş taşı birbirlerini takip eden 2 süreçtir. Bilindiği üzere gün içerisinde tüketilen tüm yiyecekler ve içecekler ilk olarak ağızda sindirime uğrarlar. Dişlerin parçaladığı yiyecekler tükürük içerisinde yer alan enzimlerle sindirimin ilk aşaması için hazırlanır. Yemek ya da su harici içecekler tüketildikten sonra yaklaşık 24 saat içerisinde diş temizliği sağlanmazsa ortaya çıkan bakteriler diş üzerine tutunmaya başlar ve bu da bakteri plağı oluşumuna neden olur. Yani bakteri plağı dişler temizlenmediği anda oluşur ve bu bakteri plağının temizlenmemesi halinde ise yaklaşık 14 günlük süreç içinde diş taşı oluşumu meydana gelir.

Yani bakteri plağı ve diş taşı birbirini takip eden iki etaptır. Dişlerin fırçalanmaması ve ağız hijyeninin sağlanmaması durumunda dişlerin üzerini ince bir tabaka kaplar. Bu tabaka aslında dişinizin üzerine yerleşmiş bakterilerdir ve bu bakteri topluluğu saydam görünüme sahip olmasına rağmen son derece dayanıklıdır. Pek kişinin taşıdığı yaygın inanışın aksine yemek sonrası ağzı su ile çalkalamak kesinlikle bakteri plağı oluşumunu engellemez ve bakteri plağının giderilmesi konusunda hiçbir olumlu etkisi yoktur. Bunun en önemli nedeni bakteri plağının çok güçlü bir yapısının bulunması ve suya karşı dirençli olmasıdır. Bakteri plağının temizlenmemesi halinde ise yaklaşık 2 haftalık süreçte diş taşı oluşumu başlamaktadır.

Yani diş taşının nedenleri arasında ilk sırada temizlenmeyen bakteri plağı gelmektedir. Günümüzde gerçekleştirilen araştırmalar ile beraber elde edilen diş taşının zararları son derece ciddi bir durum olduğunu bilimsel olarak ta ortaya koymaktadır. Tedavi edilmeyen diş taşları zamanla diş eti çekilmesi, diş eti kanaması, diş çürükleri ve sonunda da dişleri kaybedilmesi gibi son derece ciddi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle kişilerde diş taşı oluşumu bulunuyorsa bunların zamanında tedavi edilmesi gerekmektedir. Diş taşı temizliği gerçekleştirilen diş muayenesinin ardından diş hekimi tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak diş temizliği sonrası dişin temizliğine özen gösterilmemesi durumunda yeniden dişin üzerinden bakteri plağı oluşması ve buna bağlı olarak diş taşının gelişmesi kaçınılmazdır.