Gülcan Özer tarafından yazılmış tüm yazılar

Diş Sağlığı İçin Neler Yapmalıyız, Nasıl Beslenmeliyiz?

Diş sağlığı pek çoğumuzun gün içerisinde dikkat etmediği ancak küçük bir sorun yaşanması halinde değerini anlayabildiğimiz çok önemli bir konudur. Günümüzde sağlıklı dişlere sahip olmak sadece sağlık açısından değil aynı zamanda estetik görünüm açısından da büyük bir öneme sahiptir. Sağlıklı dişlere sahip olmak isteyen kişilerin düzenli diş bakımı yapmalarının yanı sıra aynı zamanda beslenmelerine de dikkat etmeleri gerekir.

Özellikle de beslenmede diş sağlığına yararlı olan besinler tüketilmeye çalışılmalı, diş sağlığına zararlı olan gıdaların tüketimi ise sınırlandırılmalıdır. Günümüzde yapılan araştırmalar diş çürüğü görülme sıklığının büyük oranda arttığını gösterirken bundaki en önemli faktör olarak abur cubur tüketiminde yaşanan artış olduğu belirtilmektedir. Aşırı şekerli ve tatlı yiyeceklerin tüketimi diş sağlığı açısından son derece zararlıdır.

Buna ek olarak yine asitli içeceklerin tüketimi de diş sağlığını olumsuz bir şekilde etkiler. Bu tip içeceklerin tüketimi halinde içerisinde bulunan asit direkt olarak dişlere saldırmaya başlarken aynı zamanda dişlerin bu asitli içecek hemen tüketildikten sonra fırçalanırsa daha da zarar görmektedir. Bu nedenle mümkün olduğunca asitli içecekler tüketilmemeli ya da tüketimleri sınırlandırılmalı ve bu tip içecekler tüketildikten hemen sonra dişler fırçalanmamalı ve bir süre beklenmelidir.

Ancak bu bekleme süresi iyi ayarlanmalı, diş fırçalama ihmal edilmemelidir. Diş sağlığı açısından önemli olan bir başka etken de kalsiyum yönünden zengin gıdaların tüketimine gösterilen önemdir. Özellikle de çocukluk döneminde süt ve süt ürünlerinin tüketimine önem gösterilmeli, sağlıklı beslenme kurallarına gereken özen gösterilmelidir. Sağlıklı beslenen ve günlük diş bakımlarını özenle gerçekleştiren kişilerin kalıcı dişleri ile çok uzun süre yaşadıkları tartışılmaz bir gerçektir.

Şimdiye kadar geliştirilen tüm yapay diş uygulamaları asla gerçek dişin yerini tutamaz. Bu nedenle bireyin amacı kalıcı dişlerini korumak ve uzun yıllar dişleri ağıda tutabilmektir. Bunu sağlayabilmek için ise yapılması gereken şeyler ise sağlıklı beslenmek, diş bakımına özen göstermek ve düzenli olarak diş hekimini ziyaret ederek dişlerin sağlığından emin olunmasıdır. Özellikle de diş hekimi ziyaretleri mutlaka düzenli olarak yapılmalı ve hiçbir sağlık sorunu olmasa da ziyaretlere devam edilmelidir.

Bebeklerde Biberon Çürüğü Nasıl Engellenir?

Ne yazık diş çürükleri sadece yetişkinlerin değil aynı zamanda çocukların ve bebeklerin de yaşayabilecekleri ciddi sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Bebeklerde süt dişlerin çıkmaya başlaması ile beraber diş bakımı da başlamalı, süt dişlerin yerini kalıcı dişlere bırakana kadar ağız içerisindeki yerlerini korumasına çalışılmalıdır. Bebeklerde diş çürüğü ya da bilinen bir diğer adı ile biberon çürüğü ne yazık ki günümüzde annelerin çok daha bilinçli olmalarına rağmen daha sık görülmektedir.

Bunun en önemli nedenlerinden biri de anne sütü ile beslenme yerine çoğu annenin erken dönemde bebeklerini hazır mamalar ile desteklemeyi seçmeleridir. Oysaki anne sütü bebeğin diş gelişimi ve diş sağlığının yanı sıra aynı zamanda genel sağlık durumu ve geleceği açısından da çok önemlidir. Annenin sütünün yetersiz olduğu ya da anne sütü ile beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda ise biberon çürüğü oluşmasını engellemek adına özel önlemlerin alınması gerekir.

Bunlardan ilki kesinlikle bebeği biberonla uyutmamaktır. Pek çok bebek biberonla mamasını tüketirken uykuya geçiş yaşar. Ancak biberonla beslenen bebeklerde bu alışkanlığın edinilmesi diş temizlenmediği için diş çürüğü oluşma riskini arttırır. Bebeklerde biberon çürüğü oluşmasının en önemli nedeni gece biberonla uykuda beslenme ve biberonla uykuya geçiş alışkanlıklarının edinilmesidir.

Yine bazı annelerin bebeğin biberonu daha kolay alması adına biberonun uç kısmına tatlı bir şeyler sürmesi ya da şeker ve meyve sularını bebeklerine içirebilmek için bunların içine şeker katmaları da ne yazık ki süt dişlerin çürümesi için büyük bir tetikleyici olmaktadır. Bu tip olumsuzlukların önlenmesi adına mutlaka bebek biberonla beslendikten sonra bir miktar bebeğin su içmesini sağlamaktır.

Su temizleyici görevi üstlenerek dişlerin yüzeyinde biriken zararlı maddelerin bir miktar temizlenmesini sağlayacaktır. Buna ek olarak ilk süt dişin çıkması ile beraber mutlaka sabahları ve akşamları temiz, yumuşak bir bez parçası ıslatılarak silinip temizlenmelidir. Daha sonra bebek büyüdükçe ve diş sayısı arttıkça diş fırçalama alışkanlığı kazandırılarak diş bakımına devam edilmelidir. Bu sayede biberon çürüğü önlenirken çocukların süt dişlerinin korunarak kalıcı dişlerin daha sağlıklı bir şekilde çıkması sağlanmış olur.

Diş Teli Kullanmanın Zorlukları Nelerdir?

Çarpık diş tedavisi konusunda günümüzde uygulanan en etkili tedavi yöntemi diş teli kullanılmasıdır. Her geçen gün gelişen sağlık teknolojileri sayesinde ortodonti tedavileri konusunda da başarılı gelişmeler yaşanmakta ve estetik diş uygulamaları her geçen gün önemini daha da arttırmaktadır. Çocuklarda diş teli uygulamaları daha kısa sürede sonuç vermekle beraber lingual ortodonti gibi estetik diş teli seçenekleri ile yetişkinlerde diş teli tedavisi de başarı ile sorunsuz olarak uygulanmaktadır.

Diş teli kullanmanın sağladığı pek çok fayda bulunmakla beraber diş teli kullanmanın zorlukları da bulunur. Bunlardan ilki estetik kaygılardır. Diş teli kullanan kişilerin metalik telleri telleri ve metal braket seçeneklerini ekonomik fiyatları nedeni ile tercih etmeleri halinde estetik sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır Özellikle de çocukların eleştiri konusunda acımasız olmaları diş teli kullanan çocukların yaşıtları tarafından sert eleştirilere ve kötü şakalara maruz kalmalarına neden olabilir.

Günümüzde geliştirilen şeffaf diş telleri ile dişin ön yüzeyine takılan diş telleri için estetik kaygılar bir miktar azaltılırken lingual ortodonti tedavisinde ise diş teli dişin arka yüzeyine yapıştırıldığı için önden diş teli olduğu anlaşılmaz. Ancak uygulamanın zor olması nedeni ile diğer diş teli fiyatları ile kıyaslandığında çok daha pahalıdır. Estetik kaygıların yanı sıra diş teli bakımı için de bazı zorluklar yaşanır.

Diş teli kullanan kişilerin yorumları incelendiğinde ilk etapta kişi diş teline adapte olana kadar ağrı şikayetlerinin yaşandığı görülmektedir. Buna ek olarak diş teli kullanan kişilerin yediklerine de çok dikkat etmeleri gerekir. İçerisinde diş teline yapışabilecek gıdaların olduğu yemeklerin yenmemesi çok önemlidir. Yine her yemek sonrası dişler mutlaka düzenli olarak fırçalanmalı, akşam son öğünün ardından diş fırçalamanın yanı sıra diş ipi de kullanılmalı ve bu sayede dişlerin tamamen temizlenildiğinden emin olunmalıdır.

Diş teli kullanan kişilerin fırçalama işleminde diş teli braketleri bulunduğu için dikkatli olmaları, yumuşak sertliğe sahip olan diş fırçası kullanarak dişleri dairesel hareketler ile hafif bir şekilde fırçalamaları gerekir. Yine diş fırçaladıktan sonra yemek yenirse dişler yeniden fırçalanmalı, asla diş teli ile dişler arasına yiyecek girmesine müsaade edilmemelidir.

Süt Dişlerde Çürük Tedavisi Nasıl Yapılır?

Yaklaşık olarak 6. ayda çıkmaya başlayan süt dişler kalıcı dişler çıkana kadar bebeğinizin beslenmesine yardımcı olur. Ancak bazı nedenlere bağlı olarak süt dişler zamanından önce yerini kaybedebilir. Bu durumda gelen kalıcı dişler ne yazık ki diziliş bozuklukları gösterir ve ileride uzun yıllar tedavi edilmesi gereken ortodontik sorunlar yaşanır.

Bu nedenle süt dişlerin korunması ve bakımı çok önemlidir. Ancak bazen antibiyotik kullanımı gibi farklı nedenlere bağlı olarak süt diş çürümesi gibi sorunların oluşmasına neden olabilir. Süt diş çürüğü mutlaka çekilmeden tedavi edilmeye çalışılmalıdır. Bunun için ilk olarak süt dişe dolgu yapılmaya çalışılır. Süt diş dolgusu için çürük oluşan yüzey temizlenir ve çürükten dolayı oluşan boşluğa özel maddeler kullanılarak dolgu yapılır. Bu sayede süt dişin alttan gerçek dolgu gelene kadar ağız içerisinde ki yerini koruması sağlanmış olur.

Ancak geç kalınması durumunda dişin canlı olan bölümü bu canlılığı yitirir. Diş kökünün canlılığını yitirmesi durumunda bu kökün boşaltılması gerekir. Süt dişi kanal tedavisi adı verilen bu yöntem ile dişin canlılığın yitiren pulpa kökü çıkarılır. Ardından diş dolgusu yapılarak tedavi tamamlanmış olur. Diş dolgusu yapıldıktan sonra diş ağrısının devam etmesi ya da diş apsesi gibi sorunlara yol açması halinde süt diş çekilmesi için ikinci bir müdahalede bulunulur.

Süt dişin zamanından önce düşmesi, çürümesi ya da çekilmesi gibi durumlarda ne yazık ki dişlerin diziliş sıralaması bozulur ve çarpık diş sorunları yaşanır. Bu nedenle süt dişi zamanından önce düşen çocuklarda diş hekimi kontrolleri daha sık yapılmalı, çarpık diş tedavisi için diş teli kullanılması gerekiyorsa diş teli tedavisi için mümkün olan en kısa zamanda tedavi programı oluşturulmalıdır. Bu tip sorunlar yaşamak istemeyen ailelerin ise mutlaka çocuklarını düzenli diş hekimi muayenesine götürmeleri ve bu sayede olası çürük dişlerin mümkün olan en kısa sürede belirlenerek çekime gerek kalmadan tedavi edilmesi sağlanmalıdır.

Şiddetli Diş Ağrısı İçin Ne Yapılır, Ağrı Kesici İçilir Mi?

Kişinin günlük yaşam kalitesini düşüren ve oldukça sıkıntılı zamanlar yaşamasına neden olan diş ağrısı pek çok farklı nedene bağı olarak meydana gelebilir. En şiddetli diş ağrısı ise ne yazık ki diş apsesi olarak bilinen dişin iltihaplanması sonucu yaşanır. Diş apsesi sorununu diş çürüğü ve diş hassasiyeti şikayetleri takip ederken yaşanan bu rahatsızlıklar ne yazık ki şiddetli diş ağrıları yaşanmasına neden olur. Peki, şiddetli diş ağrısı için ne yapılır?

Diş ağrısı yaşayan kişilerin yapmaları gereken ilk şey mutlaka hemen bir diş hekimine başvuruda bulunmalarıdır. Diş hekimi diş ağrısı nedenleri arasında yer alan sorunu belirleyecek ve bu sayede aynı zamanda ağrıyı da ortadan kaldıracak tedaviyi uygulamaya başlayacaktır. Ancak tek başına diş çürüğü için macun gibi şifalı bitkiler denenmesi durumu daha da kötüleştirmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Çünkü ağrının ortaya çıkmasına sebebiyet veren neden tedavi edilmediği için ağrının tamamen geçmesini sağlamak mümkün olmayacaktır. Yapılacak en yanlış davranış ise şiddetli diş ağrısı için ağrı kesici içilmesidir. Diş hekiminizin reçete etmediği her ilaç hastalık tanısının konulmasını zorlaştırırken aynı zamanda tedaviyi geciktirdiği için de olumsuz etkide bulunacaktır. Bu nedenle diş ağrısı için ilaç kullanımı sadece diş hekimi kontrolünde ve onun reçetesi ile olmalı, aksi hiçbir koşulda, hiçbir nedenle ilaç kullanılmamalıdır.

Diş hekimine gittiyseniz ve tedavi süreciniz devam ediyorsa bu durumda yapabileceğiniz bazı basit ağrı kesici yöntemler bulunur. Bunlardan ilki hepimizin mutfağında bulunan karanfillerdir. Karanfilin ağrı kesici etkisi bulunmakla beraber uyuşturma gücü sizi rahatlatacaktır. Bu etkiden yararlanmak isteyen kişilerin ağrıyan bölgede karanfil çiğnemeleri yeterli olacaktır. Yine tuzlu su ile ağzın çalkalanması ve 1 diş sarımsağın ağrı olan bölgede çiğnenmesi yarar sağlayacak basit önlemler arasında yer alır.

Diş Boyu Uzatma ve Kısaltma Tedavileri Nasıl Yapılır?

Estetik diş uygulamaları içerisinde yer alan diş boyu uzatma ve diş boyu kısaltma tedavileri günümüzde çok daha ağrısız bir şekilde başarılı operasyonlar ile yapılabilmektedir. En çok tercih edilen yöntemler arasında yer alan diş boyunu uzatma tedavileri diş boyunun yukarı doğru uzatılması yada diş boyunun aşağıya doğru uzatılması gibi 2 farklı şekilde yapılabilmektedir.

Burada hangi yöntemin kullanılacağı tamamen diş hekiminin mesleki yeterliliği ve tedavinin uygulanacağı hastanın diş yapısına bağlı olarak belirlenmelidir. Eğer hastanın diş ve dudak yapısı uyumluysa bu noktada dişin aşağıya doğru uzatılması halinde bu uyum bozulacağı için mutlaka diş yukarı doğru uzatılmalıdır. Ancak bunun tam tersinin söz konusu olduğu yani dudak ve diş uyumu yakalanamıyorsa bu durumda diş aşağıya doğru uzatılarak aynı zamanda yapılan müdahale ile bu uyumun da yakalanması sağlanmalıdır.

Yukarı doğru yapılan diş uzatma işlemlerinde diş etleri özel yöntemler ile yukarı doğru itilir ve bu sayede dişin boyutu daha uzun gösterilir. Özellikle de lazer tedavisi bu konuda diş hekimlerinin en büyük yardımcısıdır ve lazerle diş tedavileri daha kolay bir şekilde yapılmaktadır. Aşağıya doğru yapılan diş uzatma işlemlerinde ise porselen lamine olarak ta bilinen yaprak diş uygulamaları yapılarak diş boyutu başarılı bir şekilde uzatılır.

Dişlerin kısa olması kadar normalden çok daha fazla uzun olmaları da estetik görünüm açısından sıkıntılar yaşanmasına neden olur. Ortaya çıkan bu kötü görünüm ise diş kısaltma tedavileri uygulanarak giderilir. Bunun için ise ortodontik tedaviler uygulanarak ya diş teli uygulanarak diş boyutunun kısalması sağlanmakta ya da diş yine geliştirilen özel yöntemler ile gömülerek bir miktar kısalma sağlanmaktadır.

Diş eti çekilmesi nedeni ile kişinin dişleri olduklarından daha uzun görülebilir. Bu kişilerde diş eti tedavisi uygulanarak diş etleri eski konumlarına getirilerek dişin boyutu kısalmış gibi gösterilir. Buna ek olarak çok küçük farkların yaşandığı hastalarda diş törpüleme işlemleri yapılarak diş boyutunun küçültülmesi de mümkündür. Yani diş kısaltma tedavisi farklı pek çok yöntem ile yapılabilmekte olup burada önemli olan hastanın kendisini görsel açıdan en iyi hissedeceği görünüme en sağlıklı yoldan kavuşmasını sağlamak olmalıdır.

Diş Dolgusu Sonrası Uyuşukluk ve Baş Ağrısı Olur Mu?

Özellikle de ilk defa diş hekimine gidecek olan ya da bir önceki diş tedavisinde sıkıntılı anlar yaşayan kişiler için diş dolgusu yaptırmak konusunda tedirginlik duyulması çok yaygındır. Çürük diş tedavisi için uygulanan diş dolgusu tedavisinde çürük bölgesi kazınarak diş yüzeyinden uzaklaştırılmakta ve bu ortaya çıkan yeni boşluk özel dolgu malzemeleri ile doldurularak dişin ağız içerisindeki yerinin korunması sağlanır.

Diş dolgusunun yapılması esnasında diş hekimi gerekli anestezik ilaçları yaparak sizin işlem esnasında ağrı ya da acı hissetmemenizi sağlar. Diş dolgusu sonrasında ise yine ağrı kesici ilaçlar reçete edilir ve bu sayede hastanın rahat bir iyileşme dönemi yaşanması sağlanır. Ancak bazen diş dolgusu sonrası hastaların şikayetlerinin oluşması yaygın bir şekilde görülür. Özellikle de diş dolgusu tedavisi esnasında hastanın acı duymaması adına yüksek miktarda anestezi ilaçları kullanılması diş dolgusundan sonra uyuşukluk hissinin uzun süre devam etmesine neden olabilir.

Dolgudan sonra uyuşma bu nedenle aslında tamamen tedavi esnasında uygulanan uyuşturucu etkiye sahip olan ilaçlara bağlıdır. İlacın çok kullanılması durumunda uyuşturucu etkisi daha güçlü olacağı için uyuşukluk hissinin de geçmesi daha yavaş bir şekilde gerçekleşecektir. Diş dolgusundan sonra baş ağrısı ise tamamen hastanın tedavi esnasında kendisini çok sıkmasına bağlı olarak meydana gelir.

Diş dolgusu yapılırken hastanın ağrı duyma endişesi yaşaması ya da acı duyduğu için kendisini çok fazla sıkması nedeni ile tedaviden sonra baş ağrısı oluşması yaygındır. Bu gibi durumlarda diş hekimi tarafından verilen reçetede yer alan ağrı kesici ilacı kullanmanız ve mümkünse biraz yatıp dinlenmeniz baş ağrısının kısa sürede kesilmesini sağlayacak ve kendinizi daha iyi hissetmenizi destekleyecektir. Yine diş dolgusundan sonra yemek tüketmek için acele edilmemesi, diş hekiminin önerilerinin birebir olarak uygulanması ve ilaçların düzenli olarak alınması dolgudan sonraki sürece sizin için rahatlatacak basit önlemler olarak öne çıkmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen dolgu sonrası ağrı atakları artarak devam ediyorsa, kanama başladıysa ya da dolgunun yapıldığı bölgede şişlik oluşması gibi şikayetler ortaya çıkarsa mutlaka diş hekimi konu hakkında bilgilendirilmelidir…

Diş Dolgusu Düşer Mi, Düşerse Ne Yapılır?

Çürük diş tedavisi için en yaygın olarak kullanılan yöntemler arasında yer alan diş dolgusu uzun ömrü nedeni ile tercih edilmektedir. Ancak bazen çeşitli nedenlere bağlı olarak diş dolgusunun düşmesi görülebilir. Diş hekiminin uyarılarına dikkat etmeyen pek çok kişi “diş dolgusu düştü” şeklinde şikayetlerde bulunmaktadır.

Bazen ise ucuz diş dolgusu yaptıran kişilerde ne yazık ki diş dolgusu diş hekiminin yanlış uygulamalarına bağlı olarak düşebilmektedir. Yine  diş dolgusunun ömrü bulunmakta olup bu sürenin dolması halinde diş dolgusu zamanla yıpranarak düşebilir. Diş dolgusunun düşmesi halinde ise şiddetli ağrı ve özellikle de yemek yerken acı duyulması gibi şikayetler ortaya çıkar.

Bunun nedeni diş minesinin aşılarak diş köküne ulaşılması ve hava ile temas eden sinire bağlı olarak aşırı derecede ağrı hissedilmesidir. Diş pulpası sinirlerden oluşan yapısı nedeni ile açığa çıktığı anda kişinin rahatsızlık hissetmesine ve acı duymasına neden olur. Dolgunun düşmesi halinde pulpa adı verilen bu yapı ortaya çıktığı için kişinin diş ağrısı ve diş hassasiyeti yaşanması kaçınılmaz bir hal alır.

Bu nedenle diş dolgum düştü diyen kişilerin hemen diş hekimlerine başvuruda bulunarak düşen dolgunun yeniden yapılması sağlanmalıdır. Gerçek diş dolgusu yapılana kadar şikayetlerinizin azalması için diş hekiminiz geçici dolgu yaparak pulpa ile hava akışını keserek rahatlamanızı sağlayacaktır. Dolgunun düşmesi kadar çatlaması ya da kırılması gibi durumlarda benzer şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olur ki bu da diş dolgusunun yenilenmesi ihtiyacını doğurur.

Diş dolgusunun ömrü üzerinde olumsuz etki gösteren en kötü davranış ne yazık ki yoğun stres yüküne bağlı olarak ortaya çıkan diş sıkma ve diş gıcırdatma davranışlarıdır. Diş dolgusunun tüm gece boyunca gereksiz bir basınç altında kalması ne yazık ki diş dolgusunun ömrünü azaltır ve diş dolgusu zamanla yıpranarak çatlaklıklar ve kırıklıklar yaşanmasına neden olur.

Dolgunun tedavi edilmemesi durumunda hem ağrı gün geçtikçe artar hem de bu boşluğun oluşturduğu alana zamanla yemek artıkları birikerek çürüğün boyutu da artar ve diş çekilmesini zorunlu hale getirecek boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle dolgunun düşmesi halinde mutlaka diş hekimine başvuruda bulunulması zorunludur.

Diş Beyazlatma Jeli Nasıl Kullanılır, Zararları Var Mıdır?

Son yıllarda estetik diş tasarımı uygulamalarının önemini arttırması ile beraber diş beyazlığı da çok daha önemli bir hale gelmiş durumda. İnci gibi beyaz dişler pek çok kişinin ortak amacı olurken ne yazık ki bazı kişilerde diş renginin doğuştan sarıya yakın olması bu amaca ulaşmayı zorlaştırmaktadır.

Kişinin diş bakımına özen göstermemesi, gün içerisinde boyayıcı ajanlar içeren kafeinli içecekleri çok sık tüketmeleri gibi farklı pek çok nedene bağlı olarak dişler zamanla beyaz renginden uzaklaşarak sararmaya başlar. Oluşan bu sarı renk ise gülmenin yanı sıra konuşurken de karşı tarafın kötü bir görünüm ile karşılaşmasına neden olur.

Yapılan araştırmalar estetik diş tasarımı uygulamalarını kullanarak diş bakımı yaptıran kişilerin öz güvenlerinin çok daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Diş beyazlatma yöntemleri için çok dikkatli olunması önemlidir. Özellikle de evde diş beyazlatma yöntemleri olarak evde bilinçsizce yapılan uygulamalar ne yazık ki diş minesini aşındırmakta ve bu da bir süre sonra diş hassasiyeti oluşmasına neden olur. Bu nedenle diş beyazlatma yöntemleri sadece diş hekimi kontrolünde uygulanmalıdır.

Diş hekimleri tarafından yapılan diş beyazlatma işlemleri ise evde ya da muayenehane ortamında olmak üzere 2 farklı şekilde yapılabilmektedir. Evde yapılan uygulamalar daha uzun süreli olurken diş hekimi tarafından muayenehane de yapılan uygulamalar ise daha kısa süreli ve daha etkili sonuçlar verir. Burada karar verirken dikkate alınması gereken diş beyazlığının boyutu ve hastanın beklentileridir.

Diş beyazlatma jeli evde yapılan uygulamalar için kullanılmakta olup özel bir solüsyon olan bu jel diş minesine zarar vermeden beyazlatma yapılmasını sağlar. Diş beyazlatma jelinin kullanımı konusunda diş hekiminiz sizi bilgilendirecek, gerek kullanma miktarı gerekse de kullanma yöntemleri hakkında size önemli bilgileri aktaracaktır. Bu sayede sorunsuz bir şeklide diş beyazlatma işlemi yapılır ve kişi hayal ettiği kusursuz gülüşe kavuşmak için gereken bembeyaz dişlere sahip olur.

Kompozit Lamine Nedir, Fiyatları Ne Kadar?

Ön dişlerde yaşanan şekilsel bozukluklar ve ön dişlerin ayrık olması gibi estetik sorunların tedavisi amacı ile kompozite adı verilen özel bir malzeme kullanılarak yapılan restorasyon işlemlerine kompozit lamine adı verilmektedir. Estetik diş hekimliği sektöründe yaşanan olumlu gelişmeler sayesinde artık günümüzde doğal diş minesinin kendi yapısına yüzde 90 oranında sahip kompozit lamine üretilebilmektedir.

Yani artık kompozit lamine kullanılarak kişinin kendi dişine en yakın olan doğal uygulamalar yapılabilmekte ve hem estetik kaygılar giderilmekte hem de dişin doğallığı korunarak sağlıklı uygulamalar hayata geçirilebilmektedir. Yaprak porselen olarak ta bilinen kompozit lamine uygulamasında özel teknoloji sayesinde milimetrelik inceliğe sahip özel kaplama malzemesi üretilmekte ve bu malzeme istenilen bölgeye uygulanarak görsel bir güzellik elde edilmektedir.

Kompozite lamine fiyatları ise gerek uygulamayı gerçekleştirecek olan diş hekiminin mesleki yeterliliği gerekse de kullanılacak olan malzemelerin kalitesine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Uzun süreli kullanılacak, estetik amaç ile yapılan bu uygulamalarda amaç ucuz yaprak porselen kaplatmak değil her zaman kaliteli ve güvenilir hizmeti bulabilmek olmalıdır. İlerleyen yaş ile beraber rengi değişen, deforme olan ya da kırılan dişlerin eski estetik görünümlerini kazandırmak amacı ile günümüzde en çok tercih edilen yöntem olarak öne çıkan kompozit lamine kaplamalar aynı zamanda uygulamanın kolay olması nedeni ile kısa sürede yapılabilmektedir.

18 yaşından büyük olan ve diş yapısı ya da diş kusuru kompozit lamine yapılmasına uygun olan herkeste bu uygulama başarılı bir şekilde yapılabilmekle beraber diş hekiminin ustalığına bağlı olarak son derece doğal sonuçlar vermektedir. Ön dişlerin ayrık olması ya da ön dişlerde kırık olması gibi sorunları olan kişilerin kompozit lamine uygulamalarını tercih etmeleri çok daha kısa sürede çok daha başarılı sonuçlar almaları adına tavsiye edilmektedir. Yine ön diş çürükleri ile mücadele eden ya da daha önce bu dişlere dolgu yaptıran kişilerde de kompozit lamine dolgu yapılması estetik açıdan daha iyi sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Özel bir solüsyon kullanılarak dişe tutturulan kompozit lamineler kullanılan özel teknik sayesinde uzun yıllar sağlıkla dişteki yerini korurken aynı zamanda doğal görünümleri ile estetik başarı elde edilmesini garantilemektedir.