Gülcan Özer tarafından yazılmış tüm yazılar

Gömülü Köpek Dişi Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Gömülü diş denildiği zaman pek çok kişinin aklına yirmilik dişler gelse de gömülü köpek diş görülme oranı da çok yüksektir. Bunun en önemli nedeni köpek dişlerin diğer ön dişlerden sonra sürülmesidir. 13 yaşına kadar sürülmeyen köpek dişlerin bu nedenle mutlaka kontrol edilmesi gerekir. Çünkü 13 yaşından sonra köpek dişlerin kendiliğinden çıkması beklenmez.

Daha sıklıkla damak tarafında gömülü kalan köpek dişler 13 yaşına kadar çıkmadıysa bu durumda dişin neden çıkmadığı araştırılmalıdır. Bazen kemik dokusunun çok yoğun olması ya da diş etlerinin çok kalın olması gibi nedenlere bağlı olarak köpek dişleri gömülü kalırken aynı zamanda dişin sürülmesi için yeterli alan bulunmaması da ciddi bir sorundur. Yine süt dişin düşmemesi sonucu da köpek dişi kemik içerisinde gömülü kalabilmektedir.

Süt diş dökülmediği için çıkmayan ve gömülü kalan köpek dişler diş hekimleri tarafından düzenli olarak takip edilir. Bu takipte gömülü köpek diş etrafında kistik bir oluşum görülürse ya da gömülü köpek diş ağrı yaparsa ve diğer dişleri itmeye başlarsa bu durumda cerrahi bir müdahale yapılarak gömülü köpek dişlerin yerinden çıkarılması gerekir. Bu işlemde diş hekimi köpek dişin gömülü olduğu kemik dokusunu açar ve dişi gömülü olduğu yerden çıkarır.

Gömülü köpek dişi ameliyatı sonrasında hasta iyileşme sürecine alınır. Bu süreçte hastanın ağrı duymaması adına ağrı kesici ilaçlar reçete edilerek hastanın rahatlatılması sağlanır. Aynı zamanda hastadan 7 gün boyunca damak plağı takması istenir. Ancak damak tarafında gerçekleşmeyen cerrahi müdahalelerde damak plağı takılması gerekmez. Yaklaşık 7 günün sonunda dikişler alınır ve bu aşamadan sonra hastanın damak takmasına gerek kalmaz.

Dişin zarar görmesi halinde dişin tamamen çekilmesi gerekir. Diş çekimi gerçekleştiyse ameliyat bölgesinin iyileşmesi beklenir ve ardından diş implant tedavisi gibi farklı yöntemler kullanılarak bölgeye yapay bir diş takılır. Ancak her diş hekimi önceliği mutlaka gömük olan dişin kurtarılmasına ve diş diziliş sırasındaki yerini sağlıklı bir şekilde almasına verir. Yapılan tüm müdahaleye rağmen diş kurtarılamıyor ise bu durumda diğer yöntemler değerlendirmeye alınarak hasta için en uygun çözüm hayata geçirilir.

Amalgam Dolgunun Sökülmesi Zararlı Mıdır?

Amalgam dolgunun zararları hakkında basında çıkan haberlerin ardından pek çok kişi daha önce yaptırdıkları dolguları söktürmek istemektedir. Peki, amalgam dolgular gerçekten zararlı mıdır ve amalgam dolgunun çıkarılması doğru mudur? Diş hekimliği dalında dolgu tedavisi için hala en çok kullanılan dolgu malzemelerinin başında amalgam dolgular gelmektedir.

Özellikle de arka dişlerde çiğneme basıncının sürekli ve şiddetli olması nedeni ile dayanıklıkları ile öne çıkan amalgam dolguların içerisinde cıva bulunur. Amalgam dolgu tartışmalarının en büyük nedeni de zaten içerisinde barındırdıkları bu cıva miktarıdır. Ancak yapılan araştırmalar diş dolgusunun içerisinde barındırdığı cıva nedeni ile insan vücuduna geçen cıva oranının çok daha fazlasının gün içerisinde farklı pek çok yolla vücuda alındığını ortaya koymaktadır.

Yani aslında amalgam dolgu nedeni ile vücuda giren cıva miktarı çok düşüktür ve normal sınırların altında yer aldığı için amalgam dolguları zararlı kabul etmek yanlıştır. Ancak gülüş hattında olan ve görünen dişlerde amalgam dolgunun koyu renge sahip olması ve hemen fark edilmesi nedeni ile amalgam dolguların yerine porselen dolguların tercih edilmesi gerekir. Yine daha önce ön dişlerde amalgam dolgu yaptıran kişilerin estetik bir görünüme kavuşmak için porselen dolgu yaptırmaları mümkündür.

Amalgam dolgunun diş hekimi tarafından sökülerek yerine beyaz dolgular yapılmasının bir sakıncası ya da direkt olarak vücuda bir zararı yoktur. Ancak arka dişlerde yani görünmeyen dişlerde yer alan alan amalgam dolguların sökülerek yerine kompozit dolgu yapılması gereksiz yere zaman, para ve emek harcanmasına neden olacağı için kesinlikle diş hekimleri tarafından tavsiye edilmemektedir. Burada önemli olan müdahalenin gerekli olması ve müdahale sonrası hastanın fark edilir şekilde iyileşmesidir.

Amalgam dolgu sökümü için diş hekimi size randevu vererek tedavi programını oluşturacaktır. Tedavi programı kapsamında ilk randevuda amalgam dolgu sökülür ve yapılacak olan yeni kompozit dolgu için ölçü alınır. Daha sonra geçici dolgu yapılarak hastaya ikinci randevu verilir. İkinci randevuda laboratuvar ortamında özel olarak üretilen kompozit dolgu geçici dolgunun çıkarılması ile yerine takılır ve sabitlenerek tedavi tamamlanmış olur.

İnley Dolgu Ne Demek?

Günümüzde gelişen diş sağlığı teknolojileri sayesinde gerçek dişlerin ağız içerisinde tutulmaları daha başarılı bir şekilde sağlanabilmektedir. Geçmişte çürük miktarı yüksek olan dişlere dolgu yapılması mümkün olmadığı için çürük diş çekimi daha yüksek oranlarda gerçekleşirken günümüzde geliştirilen yeni yöntemler sayesinde bu oranlar daha düşüktür.

Bunun en önemli nedeni inley dolgu adı verilen özel bir yöntemin geliştirilmesidir. Bu yöntem ilerleyen diş çürüğü nedeni ile diş dolgusu yapılmasına olanak sağlayacak kadar alanın kalmadığı ancak diş kaplaması yapılacak kadar da diş kaybının olmadığı kişilerde uygulanan gelişmiş bir tekniktir. Onley dolgular çok daha geniş alanlara yapılabilen dolgular olarak öne çıkarken inley dolgu ise normal dolguların yetersiz kaldığı daha küçük çaplı dolgu işlemlerinde tercih edilmektedir.

İnley dolgu fiyat aralıkları ise uygulamanı yapıldığı diş merkezi, uygulamayı gerçekleştiren diş hekimi ve uygulamada kullanılan dolgu malzemelerinin kalitesine bağlı olarak değişmektedir. Kaliteli işçilik ve kaliteli malzeme kullanılması halinde her hizmette olduğu gibi inley dolgu fiyatları için de yukarı yönlü bir hareket yaşanmaktadır. Ancak dolgunun uzun yıllar boyunca kullanılacağı ve gün içerisinde sürekli her yemek yendiğinde hayat konforunu etkileyeceği düşünülürse bu durumda fiyattan çok kaliteye dikkat edilmesinin gerekliliği bir kere daha ortaya çıkacaktır.

İnley dolgu uygulamaları için yaklaşık 2 muayene yeterli olmaktadır. İlk muayenede hastanın inley dolgu için olan uygunluğu kontrol edilmekte, diş hekimi hastanın uygunluğunu onaylarsa bu durumda hasta dolgu için hazırlanmaktadır. İlk muayene de diş çürüğü çok iyi bir şekilde temizlenir ve ortaya çıkan boşluk ölçüsü dikkatli bir şekilde alınır. Daha sonra hastanın rahatını sağlamak adına bu bölge geçici dolgu malzemeleri ile kaplanır ve hastaya ikinci randevusu verilir. Alınan ölçü laboratuvara gönderilir ve burada son teknoloji ile üretilen cihazlarda hassas ölçümler yapılarak dolgunun üretimi gerçekleştirilir.

İkinci randevuda geçici dolgunun sökülmesi gerçekleştirilerek hastaya kalıcı inley dolgu takılır. Dolgunun son ölçümleri ve uyum kontrolleri yapılır ve ardından cilası yapılarak tedavi tamamlanır. İnley dolgular için özel bir bakım gerekmemekle beraber hastanın yine düzenli diş fırçalaması ve düzenli diş hekimi muayenesi önerilir.

Empress Diş Kaplama Nedir?

Diş kaplamalarının bir çoğunda alt yapıda metal destekler kullanılır. Ancak metal desteklerin ışığı geçirmeyen yapıları estetik olmayan sonuçların elde edilmesini sağlarken günümüzde hem estetik hem de uzun ömürlü diş kaplamaları için geliştirilen farklı pek çok yöntem bulunmaktadır. Bunlardan biride empress diş kaplama yöntemleridir. Bu yöntemde ışığı geçirgen özelliği bulunan cam ile desteklenen güçlendirilmiş yapısı olan porselenler kullanılmaktadır.

Şimdiye kadar estetik diş uygulamalarında kullanılan diğer malzemelere oranla ışığı en iyi geçirme özelliğine sahip olan empress diş kaplama bu sayede gerçek diş gibi görünen doğal ve estetik diş kaplamaları yapılmasını çok daha kolay bir hale getirir. Gülüş hattı içerisinde kalan ön dişlerde bu nedenle günümüzde çoğu diş hekimi empress kaplama yapılmasını önermektedir. Zaten empress kaplama yaptıranlar tarafından açıklanan yüksek memnuniyet oranı da verilen bu kararın ne kadar doğru olduğunu göstermektedir.

Bilgisayarlar tarafından desteklenen son derece hassas ölçümlere sahip olan cihazlar tarafından üretilen empress kaplama bu sayede dişe tam olarak uyum sağlar ve istenilen tüm özellikleri karşılayabilecek kapasiteye sahiptir. Özellikle de alerjik bir bünyeye sahip olan ya da metal alerjisi olan kişilerde güvenle kullanılır. Cam ile desteklenen özel bir porselen kullanılarak üretilmesi sayesinde asla alerjiye neden olmaz ve alerjik bünyeye sahip olan kişilerde dahi güvenle kullanılabilir.

Özellikle de ön kesici dişlerde hem uzun süreli hem de kusursuz görünümlü müdahaleler için tercih edilmektedir. Empress kuron kaplama buna ek olarak ağızda konuşurken ve gülerken görünen küçük azı dişlerinde de basınca karşı dayanıklı olduğu için güvenle kullanılabilmektedir. Kanal tedavisi yapılan ve daha sonra beyazlatma işlemi uygulanmadığı için beyaz rengini kaybeden dişlerin daha beyaz görünmesi amacı ile de uygulanabilmektedir.

Yine şekil bozukluğu olan, renk farklılıkları yaşanan ve ayrık olan dişlerin tedavisi içinde empress kuron diş kaplama yöntemleri sıklıkla kullanılabilmektedir. Estetik açıdan en iyi sonucu mümkün olan en ekonomik fiyatlarla sunan empress kaplama dişler aynı zamanda çok iyi cila yapıldığı için bakteri tutulum hızını da yavaşlatmakta ve bu sayede diş taşı oluşumu gibi bakteri plağı birikimine bağlı olarak gelişen pek çok diş hastalığını da engellemektedir.

Diş Bonding Nedir, Nasıl Yapılır?

Adeziv sistem olarak ta bilinen diş bonding uygulamaları günümüzde pek çok estetik diş hekimliği alanında başarı ile uygulanmaktadır. Diş bonding fiyatları ile elde edilen sonuçlar kıyaslandığında ise son derece ekonomik olan bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.

Diş bonding fiyatı için belirleyici olan en önemli etkenler kullanım amacı ve seans sayısıdır. Pek çok sorun için en fazla 2 saat süren tek seanslık bir uygulama yeterken bazı sorunların iyileştirilmesi için bir kaç seans uygulama yapılması gerekebilmektedir. Yine uygulamayı gerçekleştiren diş hekiminin kendisi ve kullanılan malzemenin kalitesi de fiyatın farklılıklar göstermesine neden olmaktadır.

Ancak diş hekiminin mesleki yeterliliği ve kullanılan malzemenin kalitesi direkt olarak diş bonding ömrü üzerinde etkili olduğu için uzun süreli kullanımı amaçlayan kişiler fiyattan ziyade kaliteye odaklanmalıdır. Geliştirilen yeni yöntemler sayesinde diş bonding ömrü minimum 5 yıl maksimum ise 10 yıl seviyesine çıkarılmıştır. Ancak diş hekiminin uzmanlığı, kullanılan malzemenin kalitesi ve uygulama başarısına ek olarak aynı zamanda diş bonding kullanan kişinin özenine bağlı olarak ta değişebilmektedir.

Diş bonding yaptıran kişilerin kesinlikle çok sert cisimleri (şeker ve buz gibi) direkt olarak ısırmamaları gerekir. Yine sürekli olarak dişin yıpranmasına neden olacağı için asla tırnak yeme gibi olumsuz davranışların önüne geçilmesi gerekir. Aksi halde ne kadar kaliteli bir bonding uygulaması gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin yine de bonding diş ömrü kısalacak ve uzun süreli verimli bir kullanım mümkün olmayacaktır.

Diş boyutunu uzatmak, diş eksikliklerini gidermek, dişin şeklini değiştirmek ya da diş rengini farklılaştırmak gibi farklı pek çok amaç için günümüzde adeziv sistemler kullanılabilmektedir. Koruyucu diş hekimliği alanında diş bonding uygulamaları sayesine minimum diş kaybı ile maksimum sonucun elde edilmesi sağlanır.

Diş bonding uygulamaları yetişkinler kadar çocuklar içinde uygulanabilmekte, her yaş grubunda doğal görünümü sayesinde başarılı sonuçlar elde edinilmesini sağlamaktadır. Adeziv sistem uygulanan bir dişe daha sonra yeniden uygulamanın yenilenmesi gerektiği zaman ikinci bir uygulama yapılabilmekte, doğal görünümü sayesinde başarılı sonuçlar elde edilmeye devam edilebilmektedir. Estetik amaçlı en ekonomik çözüm yollarından biridir.

Diş Çürüğünden Kaynaklanan Ağız Kokusu Nasıl Geçer?

Ağız kokusu günlük hayatta kişinin çok zor durumlarda kalmasına neden olabilen son derece rahatsız edici bir sorundur. Özellikle de karşılıklı iletişim halinde olunması zorunlu işlerde çalışan kişiler için kötü ağız kokusu adeta bir kabus gibidir. Ağız kokusu nedenleri arasında en önemlilerinden biri de çürüktür. Diş çürüğünden kaynaklı ağız kokusu sıklıkla görülmekle beraber bunun en önemli sebebi çürüğün oluşturduğu oyukta sürekli birikmeye devam eden bakterilerdir.

Yine çürük oyuğu içerisinde biriken yemek artıkları da kötü bir koku oluşmasına neden olur. Diş minesinin zamanla aşınması ve yeterli düzeyde diş bakımına özen gösterilmemesi ne yazık ki bir süre sonra minenin aşınarak diş çürüğü oluşmasına neden olur. Çürük oluşan doku zamanında müdahale edilmezse zamanla büyümeye başlar ve diş dokusunu yok ederek doku üzerinde siyah renkli bir çukur oluşmasına neden olur.

Çürük ilerledikçe diş dokusu tahrip olur ve ilerleyen evrelerde diş koparak dişten ayrılır. Oysaki çürüğün ilk evresinde yapılan basit müdahaleler ile çürük dişten uzaklaştırılarak oluşan bu boşluk için de dolgu malzemeleri kullanılarak dişin kurtarılması mümkün olmaktadır. Ancak çürüğün ilerleyerek diş pulpasını etkilediği ve diş kökünün canlı dokusunu tahrip etmesi halinde kanal tedavisi uygulanması gerekir.

Bazen kanal tedavisi yapılmasına rağmen diş ağrısı sürebilir ya da bu bölgede diş apsesi oluşabilir. Böyle durumlarda ne yazık ki dişin çekilmesi kaçınılmaz bir hal alır. Ülkemizde ne yazık ki çoğu kişide çocukluk döneminden başlayarak aşılanan diş hekimi fobisi nedeni ile çürük ağrısı çekmesine rağmen diş hekimine gitmemekte direnmektedir.

Bir süre sonra diş çürüğü ağız kokusu yapmaya başlar ve oluşan bu kötü ağız kokusu nedeni ile hasta diş hekimine gitmeye mecbur kalır. Ağızdan kötü koku gelmesi eğer diş çürüğünden kaynaklanıyor ise bu durumda çürük diş tedavisi uygulanmadan bu ağız kokusundan kurtulunması mümkün değildir. Yani ağız kokusu için bitkisel çözümler kullanılsa bile bu çözümlerin tümü sadece kısa süreli etkiler gösterecek çürük nedeni ile bir süre sonra yine ağızdan kötü kokular yayılmaya devam edecektir. Çürük ağız kokusu yapar ve çürüğün boyutuna bağlı olarak çok kötü bir ağız kokusu yayılması da mümkündür. Ağız kokusu tedavisi için mutlaka çürüğün diş yüzeyinden uzaklaştırılması ve ortaya çıkan açığın özel dolgu malzemeleri ile kapatılması gerekir.

Laminate Veneer Nedir, Nasıl Yapılır?

Yaprak porselen uygulaması olarak ta bilinen laminate veneer geliştirilen özel bir yöntem ile diş yüzeyine yapıştırılan kaplamadır. Bu kaplama sayesinde dişler çok daha estetik bir görünüme kavuşturulurken uygulamanın sağladığı en büyük avantaj mükemmel estetik görünümün çok daha kısa ve kolay bir sürede yakalanmasıdır.

Laminat kaplama adı ile de anılan yöntemde görünüş bozukluğuna yol açan pek çok sorun başarı ile giderilirken aynı zamanda çok daha estetik sonuçlar kolay bir şekilde elde edilir. Özellikle de çarpık diş tedavisi konusunda başarılı sonuçlar veren laminate veneer uygulaması ile birkaç seans sonunda bile istenilen görünüme kavuşulması mümkün kılınmaktadır. Daha ziyade kozmetik amaçlar ile kullanılan bu uygulama sonucunda aynı etkiyi gösterecek olan farklı uygulamalara oranla çok daha ekonomik bir sonucun elde edilmesi sağlanır.

Yine gülüş hattı üzerinde yer alan dişlerde yaşanan renk bozulmaları ya da bir dişin farklı renge sahip olması gibi sorunlarda da laminate veneer uygulamaları başarılı sonuçlar verir. Burada önemli olan diğer diş renklerine en iyi şekilde uyabilecek rengin diş yüzeyine uygulanmasıdır. Bu sayede en etkili görünüm sağlanır. Ayrıca ön dişlerde ayrıklık var ise bu durumda da laminate veneer uygulamaları tercih edilir. Bu uygulama sayesinde yapılacak basit bir kaplama işlemi ile sorun çözülür.

İlk muayenede diş hekimi gerekli kontrolleri sağlar ve hastanın laminate veneer uygulaması için uygun olup olmadığını sorgular. Uygun kararı verilmesinin ardından diş ölçüsü alınır ve bu ölçüye özel olarak laboratuvar ortamında laminate veneer üretilerek hastaya randevu verilir. İkinci randevuda özel bir yapıştırıcı madde kullanılarak elde edilen laminate veneer diş yüzeyine yapıştırılır. Kullanılan yapıştırıcı madde sayesinde yapıştırılan parça uzun yıllar yerini korur ve sorunsuz bir kullanım konforu sağlar.

Günümüzde laminate veneer sayesinde ayrık dişlerin birleştirilmesi, kırık dişlerin tamir edilmesi, eğri dişlerin düzleştirilmesi ve aşırı çarpık olmayan dişlerin görünümlerinin iyileştirilmeleri yapılabilmektedir. Yine diş beyazlatma işlemleri için de özellikle de gülüş hattında olan diş rengi farklılıkları da bu yöntem sayesinde başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.

Süt Dişleri İçin Yer Tutucu Nedir?

Süt dişlerinin kalıcı dişler gelene kadar yerlerini koruması çok önemlidir. Ancak bazen genetik faktörler, kullanılan antibiyotikler ya da çocukların çok fazla şekerli yiyecekler tüketmeleri gibi nedenlere bağlı olarak süt dişlerde çürük oluşur. Süt dişlerin çürümesi erken evrelerde yakalanırsa süt diş dolgusu yapılarak süt dişin kurtarılması sağlanır. Ancak bazen çürüğün ilerlemesi ya da yapılan dolguya rağmen ağrının devam etmesi gibi durumlarda süt dişin çekilmesi zorunlu bir hale gelebilir.

Dolgudan önce süt diş kanal tedavisi de son çare olarak uygulanmalıdır. Yani süt dişlerin yeri mutlaka korunmaya çalışılmalıdır. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen süt dişin çekilmesi zorunlu bir hale gelirse bu durumda süt dişler için yer tutucu denilen özel bir uygulama kullanılır. Bu uygulamanın en önemli amacı süt dişinin çekilmesi halinde kalıcı diş gelene kadar bu yerin korunmasıdır. Bu sayede diş dizilimi için sorun yaşanmaz ve çarpık diş çıkması engellenmiş olur. Burada ki ana amaç vaktinden önce eksilen diş nedeni ile diğer dişlerin diziliş bozukluğuna uğramasını engellemektir.

Bu uygulamanın tercih edilmemesi halinde diğer dişlerde diziliş bozukluğu yaşanırken aynı zamanda yaşanan bu kaymaya bağlı olarak kalıcı dişin çıkacağı alanda daralmakta ve bu nedenle dişin gömülü kalması gibi çok daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Diş gömülü kalmasa dahi çarpık diş sorunları yaşanması mutlaktır. Dişlerin çarpık olması nedeni ile çocukluk döneminde uzun süreler boyunca diş teli kullanılması zorunlu bir hale gelirken aynı zamanda daha ileri vak’alarda ciddi ortodontik tedaviler uygulanması gerekebilir.

Bu tip tedaviler hem uzun sürelidir hem de yüksek maliyetlidir. Yani tek bir süt dişin dahi vaktinden önce kaybedilmesi ve süt dişleri içni yer tutucu kullanılmaması halinde ne yazık ki bunun maliyeti çok daha yüksek olur. Maliyetin yanı sıra bu tip tedaviler uzun sürelidir ve zorludur. Bu nedenle zamanında önlem alarak süt dişin erken kaybedilmesi halinde süt dişlerine yer tutucu uygulanarak önlem alınmalıdır. Aksi halde ilerleyen yıllarda dişlerin yer değiştirmeleri nedeni ile daha ciddi önlemlerin alınması gerekir.

Bebeklerde Diş Çıkarma Süresi ve Belirtileri Nelerdir?

Bebeklerde diş çıkarma ne yazık ki bebeğin yaşadığı sıkıntılar nedeni ile anneler içinde zorluklar dolu bir süreçtir. Bebeklerde ilk diş çıkarma genelde 6. ayda başlamakta olup ancak her bebek için standart bir süreden başlamak mümkün değildir. Çünkü dişli doğan bebekler olabileceği gibi ilk yaşının ardından da diş çıkaran bebekler olabilmektedir.

Aslında sanılanın aksine ilk diş çıkarma zamanı bebeğin kalsiyum alımı ile ilgili değil de anne ve babasının ilk diş çıkarma zamanı ile alakalıdır. Yani ilk dişin çıkma zamanı aslında tamamen genetik faktörlere bağlıdır. Anne ve babası erken diş çıkaran bir bebekte erken diş çıkarırken anne ve babası geç diş çıkaran bebekler için ise de bu süre uzamakta ve dişler geç çıkmaktadır.

Bazende bebekte diş çıkarma belirtileri erken dönemde başlar ama bebeğin dişleri geç çıkar. Yani bazen 4. ayda başlayan diş çıkarma belirtilerine rağmen bebeğin dişleri 7. ayda bile çıkabilir. Diş çıkarma belirtileri olarak genelde anneler tarafından ilk fark edilen belirti bebeğin bulduğu her şeyi ağzına götürme isteğidir. Bebek sürekli elini ağzına götürür ya da her cismi ağzına alarak ısırmak ister.

Bebeklerde aşırı salya üretimi de yine diş çıkarma belirtisi olarak kabul edilir. Bunlara eşlik eden huysuzluk, ateş, ishal, öksürük, yanaklarda ve çene bölgesinde kızarıklık ta bebeklerde diş çıkarma belirtileri arasında yer almaktadır. Genelde bu süreçte bebekler için özel olarak üretilen dişlikler kullanılarak bebeğin rahatlatılması amaçlanır.

Özellikle de içi sulu olan ve buzlukta dondurularak aynı zamanda bebeğin ağrıyan diş bölgesine soğuk kompres yapmasını sağlayan dişlikler çok daha fazla yararlı bulunmaktadır. Bu nedenle sulu dişlik kullanımı önerilir ve alınan dişliğin bebeğin sağlığı açısından hijyenine dikkat edilmelidir. Bebeklerde ilk diş 6 ay civarında çıkar ve ilk olarak ön santral dişler çıkar. Alt çenede çıkan kesici dişleri üst çenede çıkan kesici dişler takip eder. Yan dişleri köpek dişler takip eder ve birinci azıların ardından ikinci azılar çıkarak diş çıkarma süreci tamamlanmış olur. Daha sonra bu süreci süt dişlerin dökülerek yerini kalıcı dişlere bıraktığı ikinci süreç takip eder.

Florürlü Diş Macunu Mu, Florürsüz Diş Macunu Mu Almalı?

Diş macunlarının reklamlarında en çok kullanılan sloganlardan biri de “florürlü diş macunu” sloganıdır. Ancak son yıllarda florürlü macunlar hakkında yaşanan tartışmalar kişileri florürsüz diş macunu mu yoksa florürlü diş macunu mu kullanılması konusunda kararsız bırakmaktadır. Tüm maddeler için geçerli olan fazla tüketimin zararları florür için de geçerlidir ve fazla miktarda florür tüketilmesinin bazı eklem hastalıklarına neden olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.

Peki, diş macunlarının içerisindeki florür insan sağlığını tehdit edecek miktarda mıdır? Öncelikle florürün sadece diş macunlarında bulunmadığı bilinmelidir. Damacana ve pet suların tümünde sağlığa faydalı olduğu için florür katkısı bulunmaktadır. Buna ek olarak yeni hazır gıdaların bir çoğunda da florür katkısı kullanılır. Gün içerisinde sık sık hazır gıda tüketen, şebeke suyu değil de hazır su kullanan kişilerin florürlü diş macunu kullanmaları halinde vücutlarına fazla miktarda florür girişi olma ihtimali yükselir.

Yine bu alanda yapılan araştırmaların sınırlı olması ve bilimsel verilerin bulunmaması da florürün gerçekten diş çürümesini engelleyip engellemediğinin de bilinmemesidir. Yani aslında florürlü diş macunlarının gerçekten yararlı olup olmadığı da muammadır. Aynı şekilde florürlü diş macunu kullanımının sağlık açısından zararlı olup olmadığı konusunda da kesin bir veri yoktur.

Bu nedenle diş macunu kullanımı konusunda kişi karar verirken günlük florür tüketimini göz önüne almalıdır. Yani sık sık hazır gıda tüketen ve hazır su kullanan kişilerin florür tüketimini arttırmamak adına florürsüz diş macunları kullanmaları gerekirken doğal gıdalarla beslenen ve şebeke suyunu içen kişilerin ise florürlü diş macunları kullanmaları önerilir.